Merhaba,
Bu ayki yazımız “alternatif bir model” üzerine… Daha doğrusu “alternatif” olduğunu iddia eden ama yakından baktığımızda pek de yeni bir şey söylemeyen bir model hakkında…
Şimdi, haklı olarak, “Madem yeni bir şey söylemiyor, neden bizi bu alternatif olmayan modelle meşgul ediyorsun?” diyebilirsiniz. Yazının sonuna geldiğimizde böyle düşünmeyeceğinizi ümit ediyorum; bence bazı konuları hatırlamak / pekiştirmek için karşımızda bir fırsat var 🙂
Ayda en az bir kez “Google Hazretleri”ne “governance” kelimesini sunup muhteremin eteğindeki taşları dökmesini bekliyorum. Son araştırmamda karşıma daha önce adını hiç duymadığım, Kanada merkezli bir danışmanlık firması çıktı: AMC NPO (nonprofit organizations) Solutions. Firma tanıtım sayfalarında “Tamamlayıcı Yönetişim” olarak adlandırdıkları modellerinin geleneksel yönetişimi yetersiz, Carver yöntemini ise fazla kısıtlayıcı bulan yönetim kurulları için ideal bir alternatif olduğunu savunuyor. Tahmin edeceğiniz gibi Carver’a verilen referans hemen ilgimi çekti. Web sayfalarında gezinirken “Tamamlayıcı Yönetişim” modelinin de Carver gibi bir “10 İlke”si olduğunu görünce daha da meraklandım.
Önce “tamamlayıcı” sıfatının neden tercih edildiğini öğrenelim. AMC temel olarak, hepimizin katılacağı gibi, geleneksel yönetişim yaklaşımının Yönetim Kurulu ve CEO’nun rolleri konusunda net bir ayrım yapamadığını ve bunun da kafa karışıklığına yol açtığını söylüyor. Carver ise “yönetişim” ve “yönetim”i birbirinden tümüyle ayırdığı için eleştiriliyor. Buna karşın bu “alternatif” model YK ve CEO’nun birbirlerini “tamamlamaları” gerektiğini söylüyor ve adının gerekçesini de açıklamış oluyor.
“Tamamlayıcı Yönetişim”in 10 İlkesi şöyle sıralanmış:
- YK kurumun hem yönetişiminden hem de yönetiminden sorumludur.
- CEO YK’ya karşı ve kurumun idaresinden sorumludur.
- YK Başkanı seçimle göreve gelen kıdemli bir gönüllüdür.
- YK tüm yönetişim politikalarının. CEO ise tüm idari politikaların belirlenmesinden sorumludur.
- YK kendi üyeleri ve CEO için ayrı ayrı “Davranış Kuralları” tanımlayıp onaylamakla yükümlüdür.
- YK üç tip “komite” ya da “özel görev grubu” kullanabilir.
- YK dört farklı “izleme” yöntemi kullanabilir.
- YK CEO için yıllık-yazılı bir değerlendirme yapar.
- “Yönetişim Komitesi” tüm YK üyelerinin yıllık-yazılı değerlendirmelerini yapar.
- YK eğitimi bütçede yer alması gereken öncelikli bir alandır.
Meraklı okurun bu noktada hemen Carver’ın 10 İlkesine tekrar bakacağını ve bu iki alternatif ilke listesini kıyaslayacağını düşünüyorum. Yukarıdaki liste benim için kesinlikle Carver’a bir alternatif oluşturmuyor. “YK yalnızca yönetişimden değil, yönetimden de sorumludur” ilkesi de her ne kadar Carver’dan önemli bir sapma olarak sunulsa da aslında üstadın temel görev tanımında yer alıyor. Hatırlayalım, neydi yönetim kurulunun üç temel vazifesi?
- Kuruma söz sahipleri adına sahip çıkmak.
- Tatmin edici seviyede bir kurumsal performansın garantörü olmak.
- Bunları yapabilmek için İlkeli Temsil kurallarını (politikaları) oluşturmak.
Sanırım siz de yukarıdaki ikinci maddenin yönetim kurullarına kesinlikle yönetimle ilgili bir sorumluluk verdiğini kabul edeceksiniz. Korkarım “alternatifçi arkadaşlar” sorumlu olmakla bizzat yapmak arasındaki farkı gözden kaçırmış durumdalar.
Alternatif listenin en önemli sorunu bazı maddelerinin aslında “alternatif” olmaması ya da “ilke” niteliği taşımayan önermelere yer vermesi değil, Carver’ın “olmazsa olmaz” dediği gerçek ilkelere, yani “Söz Sahipliği”ne, “İlkeli Temsil Konumu”na, “Tek Vücut” ilkesine yer vermemesi.
AMC NPO Solutions firmasına yine de teşekkür etmeliyiz: Yönetim Kurulunun eğitilmesi konusunu vurguladığı ve önceliklendirdiği için. Arkadaşların yönetim gurusu Peter Drucker’dan yaptığı alıntıyı ben de -serbest bir çeviriyle- kullanmak istiyorum:
“Bu gönüllüler (yönetim kurulu üyeleri), kendileri ne talep ediyorlar? Diledikleri zaman ayrılabileceklerine göre, kalmalarına sebep olan şey ne? İlk ve en önemli talepleri kurumu sürükleyen, canlı tutan, net bir misyon tanımının olması. Bu yeni tür gönüllülerin ikinci ihtiyacı, daha doğrusu şiddetli talebi ise eğitim, eğitim, daha çok eğitim…”
Eğitiminiz bol olsun.
Kasım ayında görüşmek üzere…