Skip to main content

Kasım 2023

Yazar: 16 Kasım 2023AYDABİR

Merhaba,

Bu yazının konusu “Makul Yorumlama”; İngilizcesi ile ifade edersek, “Reasonable Interpretation”.

(Başlamadan önce bir uyarı: İlkeli Temsil sitesini ilk defa ziyaret ediyorsanız bu yazıdan önce bazı diğer kaynaklara göz atmanız işinizi kolaylaştırabilir. Sabrınız / zamanınız varsa “Sayın Başkan, Değersiz Üyeler” kitabımın ilk iki bölümünü okumanızı öneririm. 2021 Kasım, 2022 Kasım ve 2023 Ocak Aydabir’leri de aşağıda yazılanları kavramayı kolaylaştıracaktır.)

Carver’ın meşhur 10 İlkesinin dokuzuncusu olan bu ilke -benim çevirimle- şunu söylüyor:

“İlkeli Temsil kurallarında tanımlanmayan alanlarda alınacak kararlarda, Temsilciler (Yönetim) Kurulu yetkilendirdiği kişi ya da organa “makul yorumlama” hakkını da verir. Eğer varsa, Tesir İddiası ve Kısıtlar başlıkları altında makul yorumlama hakkına sahip kişi CEO’dur. İlkeli Temsil Süreci ve Yetkilendirme başlıkları altında ise, Temsilciler (Yönetim) Kurulu başka bir görevlendirme yapmadıysa, makul yorumlama hakkı Temsilciler (Yönetim) Kurulu Başkanı’na aittir.”

Yaklaşık üç yıllık TÜSEV / İlkeli Temsil deneyiminin ışığında “Makul Yorumlama”ya daha çok CEO / Tesir İddiası alanında ihtiyaç duyulduğunu söyleyebilirim. Önce İlkeli Temsil’in dört alanını tekrar hatırlayalım: Tesir İddiası, Kısıtlar, İlkeli Temsil Süreci ve Yetkilendirme. Bu başlıklar altında tanımladığımız kurallar profesyonel yöneticimizden bizi hangi sonuçlara ulaştırmasını beklediğimizi (Tesir İddiası) ve bu sonuçlara ulaşmamızı sağlarken neleri asla yapamayacağını (Kısıtlar); bizim de Yönetim Kurulu olarak CEO ile aramızdaki rol dağılımını (Yetkilendirme) ve yönetişim faaliyetlerini nasıl yürüteceğimizi (İlkeli Temsil Süreci) tanımlıyor.

TÜSEV tecrübesinden istifadeye devam… Son Temsilciler Kurulu toplantısında Tesir İddiamızı -bir önceki versiyona göre küçük değişikliklerle- şu şekilde karara bağladık:

 Temel İddia:

 TÜSEV, (2023 rakamlarıyla) yıllık 11,7 milyon bütçesiyle, Türkiye’deki sivil toplumu daha güçlü, daha katılımcı ve daha itibarlı bir konuma getirecektir.

İddia Hedefleri:

  1. 2025 yılına kadar vakıf / dernek mevzuatının en önemli üç sorunu çözülecektir. (Kaynakların en az % 50’si)
  2. Sivil toplumun itibarı ulusal ve uluslararası alanda 2028 yılına kadar artırılacaktır. (Kaynakların en fazla % 20’si)
  3. Türkiye’de bireylerin sivil toplum kuruluşlarına yaptıkları bağışlar her yıl artırılacaktır. (Kaynakların en fazla % 20’si)
  4. STK çalışanları, yöneticileri ve yönetim kurulu / mütevelli heyet üyelerinin alanla ilgili bilgi birikimi arttırılacaktır (Kaynakların en fazla % 10’u

Yukarıdaki İddia Hedeflerinden anlaşılacağı gibi TÜSEV Temsilciler Kurulu olarak Genel Sekreterimiz Rana Kotan’a ve ekibine geniş bir “oyun alanı” bırakmış durumdayız. Genel Sekreterimiz Aralık ayı toplantılarımızda sunduğu Tesir İddiası İzleme Raporu ile bize bu iddia hedeflerini nasıl “makul yorumladığını” ve bu yoruma göre hangi sonuçları elde ettiğini bildirmekle yükümlü.

Bir örnek verelim: Tesir İddiamızın ilk versiyonu birinci İddia Hedefi olarak yukarıda bahsi geçen “üç sorunu” açıkça tanımlıyordu: Yardım Toplama Kanunu, Vergi Muafiyeti ve İktisadi İşletmeler. Temsilciler Kurulu olarak Genel Sekreterimiz ve ekibiyle yaptığımız müzakerelerde mevzuatla ilgili ani / acil / beklenmedik gelişmeler olabileceğini gördük ve bu nedenle TÜSEV’in hangi soruna eğilmesi gerektiği kararını profesyonel çalışanlara bıraktık. Bu kararın verilmesinde özellikle 2022 yılında gündemimize giren ve ekibin zamanının büyük bölümünü alan FATF (Financial Action Task Force) çalışmaları ana etken oldu. Önümüzdeki ay Genel Sekreterimiz yukarıda bahsi geçen raporunda bize bu kuralı nasıl makul yorumladığını (hangi üç sorunu odak noktasına aldığını) ve bununla ilgili 2025 hedefine ulaşabilmek için 2023 yılında nelerin yapıldığını anlatacak. Bizler de Temsilciler Kurulu olarak bu makul yorumlamaya katılıp katılmadığımız, eğer katılıyorsak sunulan sonuçları tatminkâr bulup bulmadığımız konusunda geri bildirimde bulunacağız.

Bugüne değin TÜSEV’de “Makul Yorumlama” konusunda Temsilciler Kurulu ile Başkan veya Genel Sekreter arasında bir anlaşmazlık yaşanmadı. Doğrusu bir gün bu noktaya gelirsek söz konusu görüş ayrılığını nasıl tartışacağımızı ve nasıl “tatlıya bağlayacağımızı” çok merak ediyorum.

Aralık ayında görüşmek üzere.