Merhaba,
Bu ay “Stratejik Yol Ayrımları”ndan bahsetmek istiyorum.
2012 yılında “Bana Yönetim Kurulunu Söyle…” kitabıma son şeklini verirken yakın bir arkadaşımın tavsiyesiyle Mike Hudson isimli bir yazardan haberdar olmuştum. Hudson “Kâr Olmadan Yönetmek” (Managing Without Profit) kitabında STK’ların programlarını tasarlarken sık sık stratejik tercihler yapmak zorunda kaldıklarını belirtip, bu tercihleri beş farklı başlık altında sınıflandırıyordu. Ben müsaadenizle bu yazıda bu başlıkların / ikilemlerin daha önemli gördüğüm ilk üçü üzerinde konuşacağım.[1]
Az / Çok İkilemi
Şöyle desem daha iyi anlaşılacak: “Az Kişiye Çok Yardım mı? / Çok Kişiye Az Yardım mı?”
Bu başlık altında her zaman verdiğim örnek burs programları. Memleketimizde adında “Eğitim” sözcüğü geçen hemen her vakıf ya da dernek şu ya da bu şekilde bir burs programı yürütüyor. Özellikle belli bir büyüklüğe ulaşmış, maddi imkânları nispeten güçlü kurumların aynı eğitim seviyelerine aşağı yukarı aynı miktarda burs verdiğini görüyoruz. Peki bu kurumlar bu şekilde amaçları, yani Tesir İddiaları açısından en önemli farkı, en büyük “tesir”i yaratıyorlar mı? Acaba miktarı azaltıp bursiyer sayısını artırarak, ya da tam tersini yaparak daha büyük bir “tesir” yaratabilirler mi?
Bu sorunun yanıtı, Indiana Üniversitesi’ndeki sevgili Ekonomi Profesörüm Richard Steinberg’in hep söylediği gibi: “Duruma göre değişir.” Milyonlarca ya da milyarlarca TL burs verip, yüz binlerce öğrenciye ulaşabilirsiniz. Tek başarı kriteriniz bursiyer sayısı ise daha fazla öğrenciye ulaşmak hem sizi hem de bağışçılarınızı mutlu kılacak ve “başarılı” bir kurum olarak algılanmanızı sağlayacaktır. Peki hiç gerçek “tesir”inizi ölçmeyi düşündünüz mü?
Bu yazdıklarımdan her koşulda “Az Kişi, Çok Yardım” seçeneğini tercih ettiğim sonucunu çıkarmayın. Yalnızca alternatif stratejilere karşı her zaman gözümüzün ve kulağımızın açık olması gerektiğini belirtiyorum. Siz de kendi kurumunuzda hangi faaliyetinizin bu “mercek” altına alınabileceğini düşünün ve stratejinizde bir değişiklik gerekip gerekmediğini kendi aranızda derinlemesine tartışın derim.
Bataklık / Sinek İkilemi.
Sırada kritik bir yol ayrım var: “Sinekleri mi öldüreceğiz, bataklığı mı kurutacağız?” Yanıt yine Profesör Steinberg’ten: “Duruma göre değişir.”
Birçok STK için faaliyet alanlarındaki “bataklığı” kurutmak neredeyse imkânsızdır. Bunun çok farklı nedenleri olabilir: Maddi yetersizlik, “kök nedenin” çok katmanlı bir yapıya sahip olması, gönüllü ve / veya profesyonel insan kaynağı yetersizliği gibi…
Parçası olmaktan gurur duyduğum “Suna’nın Kızları”ndan ( www.sunaninkizlari.org ) örnek vereyim. Ülkemizdeki her kız çocuğunun hak ettiği düzeyde eğitim alması, hayatını özgürce yaşaması, tercihlerini özgürce yapabilmesi, “iyi olma halinin” her koşul altında gözetilmesi için o kadar çok şeyin değişmesi, o kadar çok “bataklığın” kurutulması gerekiyor ki… Tam da bu nedenden ötürü Suna’nın Kızları otuzu aşkın STK ile iş birliği yapıyor ve “kolektif tesir” metodolojisine sıkı sıkıya sarılıyor.
Evet, bataklıkları kurutmak zor; diğer seçenek çoğunlukla daha “akla yatkın”. Ancak sinek öldürmeye harcadığımız zaman ve kaynağın tümüyle olmasa da büyük ölçüde heba olduğu o kadar çok örnek gördüm ki…
Faaliyet / Baskı İkilemi
STK’lar ne kadar çok kaynak yaratırlarsa yaratsınlar, ne kadar farklı fonlara ulaşırlarsa ulaşsınlar yerel ve merkezi yönetimlerin finansal gücüyle boy ölçüşemezler. Bazı alanlarda ise -mesela İnsan Hakları- konu kaynak değil, tek muhatabın / uygulayıcının neredeyse her zaman “kamu” olmasıdır. Bu ve bazı başka nedenlerden ötürü bir STK daha baştan kendisini faaliyet / program yürüten değil, “kamu”ya baskı yapan bir kurum olarak konumlandırabilir. Bu iki alternatif yaklaşımın hemen her boyutta farklı özellikler / uzmanlıklar gerektirdiğini ve “mücadele” açısından da çok farklı seviyede riskler barındırdığını söylememe herhalde gerek yok. “Eğitimde fırsat eşitliği” hedefiyle yola çıkıp yalnızca burs verebilirsiniz. Bu durumda “kamu” sizi şirin bir “küçük kardeş” olarak görüp sevebilir. Ya da eğitimde fırsat eşitsizliğini yaratan her unsura karşı topyekûn bir mücadele yürütür ve çok kısa bir sürede “baş belası” madalyasını göğsünüze takarsınız. Karar sizin…
Stratejik yol ayrımlarının her zaman farkında olmanız ve kurumunuz için en doğru yolu seçmeniz dileğiyle…
Haziran ayında görüşmek üzere…
[1] Hudson diğer iki stratejik yol ayrımını Odaklanmış Hizmet / Çeşitli Hizmet ve Değerlere Bağlı Kurum / Esnek Kurum olarak tanımlıyor.