Merhaba,
Bu ay konumuz Danışma Kurulları…
Daha önce de söylemiş olabilirim: Sivil toplum kuruluşlarında yasanın, mevzuatın veya kurumun kendi kurallarının (Resmi Senet / Tüzük) zorunlu kılmadığı yönetişim organlarının hayata geçirilmesine prensip olarak karşıyım. Bu nedenle kuruluşuna destek olduğum vakıflarda “Mütevelli Heyet” veya “Denetim Kurulu” gibi oluşumları önermiyorum.
Başarılı bir örneğini neredeyse hiç görmediğim “gereksiz” organlardan birisi de “Danışma Kurulu”. Evet, ben de çok kıymet verdiğim birkaç kurumda “Danışma Kurulu Üyeliği” yaptım, hâlâ da yapmaktayım, ama bu düşüncemi söz konusu organlarda da samimiyetle dile getirdiğim için burada da tekrar etmekte bir beis görmüyorum.
Önce kendimize şunu soralım: Bir vakıf ya da dernek danışma kuruluna neden ihtiyaç duyar? Olası yanıtları sıralayalım:
- Gerçekten -sürekli olarak- danışılacak konular vardır.
- Başka kuruluşlarda da olduğu görülmüştür.
- Yönetim Kurulu’nun üstünde bir organ gereklidir.
- “Camianın büyükleri”ne kurumda bir yer, bir unvan vermek şarttır.
- Bu sayede maddi / manevi destek sağlanacağı düşünülür.
Yanıtları çoğaltmak mümkün. Benim danışma kurulları ile ilgili tecrübem başta iyi niyetle, heyecanla oluşturulan bu yapıların çok kısa bir süre sonra hem kurum hem de bu organa seçilen kişiler için bir angarya haline dönüştüğü yönünde.
Peki bu durumun önüne geçilebilir mi? Zor ama imkânsız değil. Ben yine de “Zorunda değilseniz kurmayın” diyeyim ama bir şekilde bu organla yaşamak durumunda olan kurumlar için de önerilerimi sıralayayım:
Analiz
Danışma Kurulu’na neden ihtiyacınız olduğunu derinlemesine tartışın. Bu organ Yönetim Kurulu’nun -ve varsa Mütevelliler Heyeti ya da Genel Kurul’un- yapmadığı / yapamadığı hangi kritik görevi yerine getirecek? Bu beklenti gerçekçi mi?
Üyeler
İsimlerden önce kriterleri tartışın. Analiz adımında tanımladığınız / tanımlamaya çalıştığınız amacın yerine getirilmesi için ideal üyelik nitelikleri neler? Hedef kitlenizde / camianızda bu nitelikleri haiz insanlar var mı?
İlişki
Danışma Kurulu ile kuracağınız ilişkinin temel taşlarını tartışın. Hangi sıklıkta toplanacaksınız? Sıkça toplanmayı hedefliyorsanız bu sizce gerçekçi mi? Çoğu danışma kurulu gibi yılda yalnızca bir kez -ve üyelerin küçük bir bölümü ile- toplanacaksanız bütün bir yıl boyunca bu kişileri nasıl motive edeceksiniz? Kurum hakkındaki kritik gelişmelerden, bilgi bombardımanı altında ezmeden, nasıl haberdar edeceksiniz?
Görev Süresi
İdeal görev süresini tartışın. Asla ucu açık bir üyelik tanımlamayın. Benim önerim, yönetim kurullarında olduğu gibi üç ya da dört yıllık en çok iki dönem. Mutlaka bir yaş sınırı da koyun! (Yönetim kurulları için 70-75 yaş üst sınır olmalı, danışma kurullarında ise 80 yaşındaki üyelerinizi güzel bir törenle emekli edebilirsiniz.)
Oryantasyon
Danışma Kurulu’na seçtiğiniz üyeleri mutlaka iyi hazırlanmış bir oryantasyon sürecinden geçirin, kurumu zaten tanıdıklarını varsaymayın.
Toplantılar
Toplantılarınızı çok iyi planlayın. Gündem ve diğer belgeleri en az iki hafta öncesinde üyelere ulaştırın. Bir hafta öncesinde hatırlatın. Toplantıdan sonra tüm üyeleri teker teker arayarak değerlendirmelerini alın. Özellikle grup içerisindeyken söyleyemedikleri ama önemli olduğunu düşündükleri hususlar varsa bunları irdeleyin.
2000-2020 yılları arasında kendi alanlarında dünyaca tanınan insanların üyesi olduğu bir danışma kurulunda görev yapma şansını buldum. Kurumun ilk yıllarında büyük bir heyecanla oluşan / oluşturulan ve toplantılarında ilham verici tartışmalara tanık olan organ aradan geçen yıllarda insanların kerhen katıldıkları, sıkıldıkları, hatta açık açık tepki gösterdikleri bir platform haline dönüştü. Katıldığım son toplantıların birisinde yanımda oturan efsane profesör bir hafta önce hepimize yollanan tuğla kalınlığındaki dosyayı masaya fırlattı ve söyledikleriyle en azından benim kafamdaki danışma kurulu mefhumunun tabutuna son çivileri çaktı. Hiç unutmayacağım…
Mayıs ayında görüşmek üzere…